The Honorable Barack H. Obama President of the United States The White House 1600 Pennsylvania Avenue NW Washington, DC 20500 USA
Sayın Başkan,
Bu mektubu size en içten saygı, iyi dileklerimle ve daha iyi ve adaletli bir dünyaya ulaşmak adına sahip olduğum umut ile yazıyorum. Başkan olarak atandığınız 20 Ocak gününü güzel duygularla hatırlıyorum.48 yıl önce – siz doğmadan altı ay önce – ben ve West Pointen arkadaşlarım yeni yemin etmiş JFK yi selamlamak için Pennsylvania caddesindeki resmi geçite katılmıştık. West Point’ten mezun olduktan sonra, yaşadığım bu olay hayatımdaki önemli olaylardan biri olmuştu. 20 Ocak 1961 – Bir gece önce çok fazla kar yağmıştı ve ertesi sabah antartika soğuklarıyla uyanmıştık. Mükemmeldi derinlere gömülmüş kristal bir hatıra. Ne kadar gençtik ayrıca yeni genç Başkanımızla birlikte tehlikelere karşı koyacağımız içinde bir o kadar heyecanlı. Aşırı mutluluk güzel olurken aynı zamanda da tehlikelidir. Sayın Başkan. Gerçeklerin ortaya çıkması uzun zaman almadı ve zaman öylece devam ediyor. 9 yıldır İstanbul’da Türkiye’de yaşıyorum. Bu son yıllar içerisinde sevgili ülkemiz Amerikayı ilgilendiren bir gerçek su yüzüne çıktı. Ve ben bugün size Türkiye’deki bu durum hakkında uyarmak için bu mektubu yazıyorum. Mustafa Kemal Atatürk “Dünya imtihan meydanıdır” diye yazmıştı. Türkiye’yi ılımlı bir islam cumhuriyeti durumuna getirmek olan ve devam eden Bush politikası ise felaketlerin alanı olmuştur. Sayın Başkan bunun düzeltilmesi açısından zaman çok kritik bir hal almıştır. Ve bunu yapmak için Türkiye hakkında daha çok bilgiye sahip olmalısınız.
Buna bağlı olarak mektupla birlikte iki kitap gönderiyorum. Birincisi Andrew Mango tarafından yazılmış bir biyografi ve diğeri ise Mustafa Kemal Atatürk’ün Büyük Söylevidir. Bu 36 saatlik edebi konuşma, Atatürk tarafından yazılmış ve 6 gün içerisinde Ekim 1927 tarihinde Mecliste okunmuştur. Konuşma Kurtuluş Savaşını ve Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunu anlatmaktadır.Söylev inanılmaz, hayret verici bir dökümandır.
“Efendiler, bu nutkumla milli varlığı sona ermiş sayılan büyük bir milletin istiklalini nasıl kazandığını, ilim ve tekniğin en son esaslarına dayanan milli ve çağdaş bir devleti nasıl kurduğunu anlatmaya çalıştım. Bugün ulaştığımız sonuç, asırlardan beri çekilen milli felaketlerin yarattığı uyanıklığın eseri ve bu aziz vatanın her köşesini sulayan kanların bedelidir. Bu sonucu, Türk gençliğine emanet ediyorum. Ey Türk gençliği! Birinci Vazifen, Türk istiklalini,Türk Cumhuriyeti’ni ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir.” (Atatürk, Söylev, 607. Atatürk Araştırma Merkezi, 1999)
Bu kitabı okuduğunuzda Mustafa Kemal Atatürk’ün büyük dehasını anlayacaksınız. Dinci aşırı islamcı güçlerin Atatürk’ün saltanatı kaldırıp, halifeliği devre dışı bıraktıktan sonra sihirli bir şekilde ortadan kaybolmadıklarını göreceksiniz. Aksine yenilikçi devrimleri başından itibaren baltalamaya çalışmışlardır. Bunu anlamanız hayati bir önem arz etmektedir. Sayın Başkan Türkiye her zaman bu geri kafalı güçlerin hedefi olmuştur. Ve şimdi bu geri kafalılar Türkiye’yi yönetmektedir. Mustafa Kemal Atatürk’ün sözlerini okumanın ayrıca Mustafa Kemal Atatürk gibi büyük bir dehaya sahip olan sizin kendi önemli kaynaklarınızı ve yeteneklerinizi düzenlemenize yardımcı olacağını düşünüyorum. Kararlı doğru bilgilendirilmiş liderlik bugün Amerika Birleşik Devletleri Başkanının ihtiyacıdır. Bunlar Atatürk’ü onun büyük kişisel dürüstlüğünün yanında tamamlayan özellikleridir. Hayatı boyunca dinci teröristlere karşı savaşmış olan bu büyük adamdan çok şeyler öğrenebileceğinizi düşünüyorum.
Şu anda laik, demokratik, sosyal ve hukuk anlayışıyla yönetilen Türkiye Cumhuriyeti içeriden ve dışarıdan kuşatma altındadır. Sayın Başkan, ben burada yaşıyorum, bildiklerim politikanın gereklerinden ve direk propaganda dolayısıyla arındırılmış değildir. Atatürk’ün genç bir subay iken kafasında yarattığı bu milletin ortadan kaldırılmasına uzun süreden beri devam edilmektedir. Bu gün ise bu yapılan artık apaçık ortadadır. Aşırı dinciliğin kara düşünceli gericiliği hergün daha da belirgin hale gelmektedir. Alkollü içki yasakları, politik bir sembol olan türban ile bayanların politikacılarla medyada beraber gösterilmesi, uzlaşmacı ve baskı altına alınmış basın bunlara sadece birer örnektir. Burada “liberal” olarak bilinenler dış güçlerin isteği doğrultusunda çalışmaktadır.( Örnek sizin CIA nızla bay Başkan) İktidarda bulunan dinci partinin yolsuzlukları şaşırtıcı düzeydedir ve hırsızlıktan, rüşvete ve şeçim yolsuzluğuna kadar göklere çıkmaktadır. Şu anda Ergenekon olarak bilinen düzmece, uydurmaca hukuki sel dalgası karşıt sol tarafı tasfiye etmektedir. Atatürk’ün yarattıklarını daha da kirletmek için alıkoyulanlar arasına adi suçlularda eklenmektedir. Bütün bunlar demokratik Türkiyeyi nerdeyse diz çökmenin eşiğine getirmiştir. Ve Mustafa Kemal Atatürk asla diz çökmemiştir. Çocukken bile uzun eşek oynamayı eğileceği için red etmiştir.
O’nu hiç okumamış tanımamış Avrupa Birliği üyeleri neden Atatürk hakkında bu kadar karalama faaliyeti yapıldığına şaşırmaktadır. Atatürk zamanın entel geçinen İngiliz Mandasına girmeyi planlayan liberalleri gibi bugünün Türk liberalleri (Libboşlar) demokrasi adı altında laik Türkiye’yi ve Atatürk’ün prensiplerini yok etmeye çalışmaktadırlar. İktidar partisi dini programına bağlı kalarak, Mustafa Kemal Atatürk tarafından sağlanan vicdan özgürlüğünü her fırsatta ortadan kaldırmak için çalışmaktadırlar. Ve Sayın Başkan bizim ülkemiz Amerika Birleşik Devletleri, Sayın Başkan direkt olarak yardım etmekte ve bu güçleri desteklemektedir. Bu utanç vericidir.
Sayın Başkan Amerikalılar şaşılacak şekilde Türkiye’ye ve daha önemlisi Mustafa Kemal Atatürk’e karşı kayıtsız kalmaktadırlar. Bu büyük adamı tanımadan onun ülkesi hakkında bilgi sahibi olunamaz. İlave ettiğim kitapların amacı sizin sadece ayıklanmış brifing kitaplarını, kendi tarafından hazırlanmış özetleri ve özellikle de batı basının raporlarını okuyarak Türkiye hakkında bilgi edinmenizi önlemektir. Türk basınının büyük bölümü ve özellikle şu andaki Türk hükümeti tek yanlı progandanın sağlayıcılarıdır. Sayın Başkan size akacak olan ve Türkiye’nin ılımlı bir islam ülkesi olduğunu anlatan Bush saçmalığı akıl dışı, uydurulmuş ve yanlış bilgilerle doludur. Herhangi bir Kuran desteği olmadan yaratılan Türban sorunu olarak bilinen hastalıklı çaba – batının kullanabilmesi için dindarlığın görsel kanıtı olarak – Türkiye’de büyük, saldırgan ve sosyal bir şiizm yaratmıştır. Sayın Başkan Amerika ılımlı bir hıristiyan ülkemidir? Şunu kastediyorum, Amerikalılar görünebilir haçlar mı takmalılar? Lütfen bu anlamsız politikayı tekrar düşününüz. (Dinci yıkıcı unsurların Atatürk’ü nasıl meşgul ettiğini söylevden okuyunuz)
“Bu konularla ilgili yürütme ve uygulamaların, toplumumuzun, hurafelere inanan, ilkel bir kavim olmadığını göstermek bakımından ne kadar gerekli olduğu takdir olunur. Bir takım şeyhlerin, dedelerin, seyyitlerin,çelebilerin, babaların,emirlerin, arkasından sürüklenen, kaderlerini ve hayatlarını falcılara, büyücülere, üfürükçülere, muskacıların ellerine bırakan insanlardan meydana gelmiş bir topluluğa bir millet gözüyle bakılabilir mi?” (Atatürk, Söylev, 607, Atatürk Araştırma Merkezi, 1999)
Sayın Başkan yanlış bilgilendirmeden daha kötü olarak şu andaki din kökenli hükümetin Türk halkının çoğunluğunu temsil ettiğini iddaa eden saldırı ve gösterilerle karşılaşabilirsiniz. Sayın Başkan, sizin ve Amerika Birleşik Devletlerinin bu şekilde kandırılması çok tehlikelidir. Bu size tuhaf gelebilir, fakat ne yazık ki doğru Sayın Başkan. Şu an Türkiye’de büyük bir kötüye gidiş mevcuttur. Bu yüzden sizi Türkiye’deki durum ve olanlar hakkında bilgili olmaya davet ederken, özellikle Mustafa Kemal Atatürk’ü derinden tanımanız konusunda dikkatinizi çekiyorum. Türkiye konusunda size çevrenizdeki yanlış bilgiler veren,yağcı ve yalancı ordularına rağmen bu bilgilere kendiniz ulaşmalısınız.
Farklı olduğunuzu düşünürken, şu konuda sizi önceden uyarmak isterim. CIA, Dış İşleri Bakanlığı’nın ve Beyaz Sarayın en akıllı beyinlerine ulaşabilmenize rağmen Türkiye’nin önemi ve Türk milletine dair doğru bilgileri, fikirleri alamayacaksınız. Kesinlikle de şu andaki Türk hükümeti üyelerindende Türk Milletinin ruhu hakkında bu bilgileri alarak öğrenemezsiniz.
Modern Türk ruhunun incelikleri, özü size gönderdiğim belgelerde tek kelime ile Atatürk’te bulunmaktadır. Onun askeri, politik, sosyal, eğitime yönelik, yaratıcı başarıları, adaletli bir şekilde milletin birlikte yaşamasına yönelik faaliyetlerini göstermektedir ve bu faaliyetler dar bir anlamda düşünülmemiştir, onun dediği gibi bütün bu birlikte yaşamanın özü onun “Yurtta Barış Dünyada Barış” cümlesinde kendisini göstermektedir. O sizinde sahip olduğunuzu düşündüğüm, Reinhold Niebuhr’un söylediği haksızlıklara karşı “ruhunda olan büyük kızgınlığı” önleyen inanılmaz akılcı ve sorgulayıcı bir zeka gücüne sahipti. Mustafa Kemal Atatürk bu özelliklere sahip olarak karanlığın güçlerine karşı hep üst düzeyde savaş vermiştir. Savaşarak halkını Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıntıları arasından kurtarmıştır. Bugün onun düşünceleri ve faaliyetleri Türk Milletinin var olma temellerini tanımlamaktadır. Fakat Sayın Başkan, şu an Mustafa Kemal Atatürk dışarıdan ve içeriden saldırı altındadır.
Bunlara rağmen, onun prensipleri hala kurduğu demokratik millet içerisinde onmilyonlarca laik Türk’e ilham kaynağı olmaktadır.New York Times yazarı Sabrina Tavernise’nin yanlış ve kesinlikle yanlı olan “inanılmaz güçlü generaller, yargıçlar topluluğu” şeklindeki laik elitler tanımı aptalcadır. Milyonlarcamız – evet Sayın Başkan bende Türk vatandaşıyım – Erdoğan hükümetini destekleyen Amerikan politikasını protesto etmek için 2007 ilkbaharında caddelere döküldük. Ve durum o zamandan bu yana daha ciddi bir hal aldı. Sayın Başkan, büyük ihtimalle bu hükümet içerisinde neler olduğunu biliyorsunuz.
Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP) demokrasi adı altında Türkiye’yi meydana getiren prensiplerden bir kaos ortamı oluşturmuştur. Demokrasi adına AKP genelde aşırı fakir ve eğitimsiz seçmenlerine kömür ve ufak ev aletleri şeklinde yardım adı altında rüşvet vermektedir. İktidar partisi tarafından, yüksek mahkeme çalışmalarına taarruz edilmektedir.Bu özellikle Başbakan tarafından yapılmakta ve savcılar dinci basında hedef olarak gösterilmektedir.
Demokrasi, sosyal adalet ve hukuksal eşitlik adına iktidar partisine karşı oldukları bilinen yüzlerce kişi Ergenekon adı verilen büyük bir yakalama operasyonu ile devre dışı bırakılmaktadır. Kesinlikle bir cadı avı, suçları belirlenmeden 18 ay boyunca hapishanede tutulan sözde askeri darbe üyeleri, bu süre geçtikten sonra yargılanmaya başlanmıştır. Yazarlar, gazeteciler, üniversite rektörleri, işçi sendikası liderleri, avukatlar, emekli generaller ve subaylar ve solcular hepsi bu utanç verici operasyonun içinde kendilerini bulmuşlardır. (Daha önce değindiğim gibi kirlilik yaratmak adına sıradan bazı gerçek suçlular grubuna katılmıştır.) Sayın Başkan eğitimli, batılı, çağdaş düşünen ve şu anda tutuklu olarak Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük hapishanesi Silivri’de bulunan kişiler adına size yazıyorum. Ayrıca bu hapishane aynı anda yargılandıkları yerde. Yani hapishanede yargılanıyorlar! Sizde bir avukat olarak kesinlikle anında bu davanın aşırı ön yargılı olduğunu anlamışsınızdır.
Toplu tutuklamalar genellikle iktidar partisinin kanuni olarak veya adaletsizlikleri sebebiyle halk karşısında zor duruma düştüğü zamanlardan hemen sonra yapılmaktadır. Örnek olarak ilk dalga AKP’nin antilaik uygulamaların merkezi olarak suçlu bulunmasından sonra, ikincisi ise Almanyadaki bir yardım kuruluşu olan Deniz Feneri ile ilgili suçlamaların ortaya çıkmasından sonra olmuştur. Türkiye ve Almanya’daki Türkler tarafında organize olan Deniz Feneri yardım severlerden 41 milyon Euro toplamış ve bunun 17 milyon Eurosunu iktidar partisine yakınlığı ile bilinen medya kuruluşlarına aktarmıştır. Türk Radyo Televizyon Kurumu ve RTÜK başkanı AKP’li Zahid Akman Alman mahkemeleri tarafından aktarılan paraların toplandığı kişi olarak tespit edilmiştir. Hala sigara içilmesini ve alkollü içki tüketilmesini gösteren yayınları engelleyerek sorumlu bir şekilde milletin ahlakını koruduğunu sanarak koltuğunda oturmaya devam etmektedir. Alman savcı Deniz Feneri yardım örgütünün bağlantılarının Başbakanın ofisine kadar uzandığını tespit etmiştir.
Türkiye’nin şeriata doğru hareketi devam ediyor. Ülkenin büyük kesimi alkolden arındırılmıştır. İstanbul’da mayo reklamları yasaklanmıştır. İstanbul’un merkezindeki Atatürk Kültür Merkezi detayları bildirilmeyen sebeplerden dolayı kapatılmıştır. Takip eden zamanda devlet destekli opera bale ve senfoni orkestrası toplatılmıştır. Tekrar biryerde faaliyete geçirilecekleri rivayet edilmektedir. Kültürel aydınlanma uğruna, yeterince tuhaf olmasına rağmen İstanbul 2010 yılı için Avrupa Kültür Başkenti seçilmiştir. Buna politik laf kalabalığı denmektedir.
Sayın Başkan, uzun süre Amerika Türk ruhunun ilkelerini, onları yeniden şekillendirerek Amerikan boyunduruğu altına almak için etkilemeye çalışmıştır. Bütün bu baskılar, etkili olarak Türk beynini bozmuş, onu Atatürk’ün düşüncelerinden uzaklaştırarak, onu her şeye boyun eğen, Amerika’nın isteklerine göre hareket eden bir aptal yapı haline sokmuştur. Bütün bunlar Türkiye’de iktidar partisinin asıl görevidir. O da işini oldukça iyi yaparak, bir zamanların Atatürk’ün gururlu milletini neredeyse diz çökecek seviyeye getirmiştir. Atatürk bir resmi devlet yemeğinde, bir garsonun dolu bir tepsiyi düşürmesi sebebiyle, yabancı konuklarına dönerek, “Ben milletime herşeyi yapmayı öğrettim, ama hizmet etmeyi değil demiştir.” Atatürkçüler için Amerika tarafından yaratılan hükümetler ne kadar kızdırıcı ve ortaya çıkan durum ne kadar acıklı değil mi? Şunu bir düşünün siyaset yapması yasaklanan Recep Tayyip Erdoğan hiçbir kanuni dayanağı olmamasına rağmen Bush tarafından Türk hükümetinin başkanı olarak Beyaz Sarayda kabul edilmiştir. Ne kadar sinir bozucu değil mi? Bu yüzden emirlerin eksiksiz takipçisi Erdoğan Bush’u ziyaret ettiği her zaman yıldızı parlamıştır. Sakın yanılmayın Sayın Başkan, bu hükümet ne size, nede Türk halkına hizmet eder. Böylesine demokrasi adı altında sadece kendine hizmet eder.
Emperyalizmin bu bozucu, yıkıcı çalışmaları çok uzun zamanlardan beri devam etmektedir. Siz bunu kişisel olarak bilmektesiniz. Hawai deki ve Kenya daki atalarınız, Endonezya daki gençlik yıllarınız, bütün bu yüksek kişisel tecrübe olanakları size bunu aktarmıştı.Eminim ki bütün bu tecrübeleriniz şu an Türkiye’yi etkileyen olaylar hakkında kavrayışınızı üst düzeye çıkaracaktır. Emperyalizm iç ve dış teslimiyet, bozulma ve çözülmeyi beraberinde getirmektedir.
Atatürk 600 yıllık Osmanlı saltanatından Türkiye’yi kurtardığında, Türk halkının hayatını yaşaması için yeni bir yol ortaya koymuştu. Bu aydınlanma ve batılılaşma, çağdaşlaşma yolu idi. Umuyorum ki batının nasıl kendi hastalıklı bencil amaçları için bu aydınlanma ve batılılaşma çalışmalarını sabote etmeyi cesaretlendirdiğini anlıyorsunuzdur. En önemlisi bu okuduklarınız, o farklı karşılaştırılamaz eşsiz insan hakkında daha fazla öğrenmek isteğinini ateşlemiştir.
Sayın Başkan, Amerika içinde ve dışında politikalarınızı Babamdan Rüyalar adlı kitabınızda yazdığınız gibi düzenleyeceğinize güvenim tam: “Uyguladığımız politikaların yaşadığımız gerçek hayatların felsefesini yansıtması gerekmektedir.”
Türk halkının çoğunluğuda aynı şeyi arzulamaktadır ve Amerika Birleşik Devletleri yollarından çekilirse buna sahip olabilirler.
Saygılarımla.
James (Cem) Ryan, Ph.D.
İlişikteki kitaplar: Atatürk. Andrew Mango. John Murray Publishers, London, 2004. The Great Speech (Nutuk). Mustafa Kemal Atatürk. Atatürk Research Center, Ankara, 2005